öğüt vermek

Bedeutungen von dem Begriff "öğüt vermek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	öğüt vermek	advise v.
He advises us. O bize öğüt verir. More Sentences
General
2	General	öğüt vermek	exhort v.
It says we need to exhort one another every day. Her gün birbirimize öğüt vermemiz gerektiğini söylüyor. More Sentences
3	General	öğüt vermek	preach v.
To preach is easier than to practice. Öğüt vermek, uygulamaktan daha kolaydır. More Sentences
4	General	öğüt vermek	advise v.
The more I advise the young people, the less they oppose me. Gençlere ne kadar çok öğüt verirsem, bana o kadar az karşı çıkıyorlar. More Sentences
5	General	öğüt vermek	give advice v.
Giving advice to him is like talking to a brick wall. Ona öğüt vermek duvara konuşmak gibi bir şey. More Sentences
6	General	öğüt vermek	expostulate v.
7	General	öğüt vermek	recommend v.
8	General	öğüt vermek	counsel v.
9	General	öğüt vermek	admonish v.
10	General	öğüt vermek	adhort v.
11	General	öğüt vermek	advertise [obsolete] v.
12	General	öğüt vermek	advertize [obsolete] v.
13	General	öğüt vermek	rede v.
14	General	öğüt vermek	wise v.
15	General	öğüt vermek	mone v.
16	General	öğüt vermek	monest [obsolete] v.
17	General	öğüt vermek	pulpit v.
Phrasals
18	Phrasals	öğüt vermek	advise on v.
Archaic
19	Archaic	öğüt vermek	sermon v.

Bedeutungen, die der Begriff "öğüt vermek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 14 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Phrasals
1	Phrasals	(birine) öğüt vermek	preach to (one) v.
I'm fed up with him always preaching to me. Bana her zaman öğüt vermesinden bıktım. More Sentences
General
2	General	yanlış öğüt veya bilgi vermek	misadvise v.
3	General	sorulmadan öğüt vermek	be free with one's advice v.
4	General	yeniden öğüt vermek	readvise v.
5	General	yetkin olunmayan konularda görüş belirtmek ve öğüt vermek	ultracrepidate v.
6	General	yanlış öğüt vermek	misavize v.
7	General	yanlış öğüt vermek	misavise v.
8	General	yanlış öğüt vermek	miscounsel v.
9	General	-e karşı öğüt vermek	disadvise v.
10	General	daha çok öğüt vermek	outrede v.
Phrasals
11	Phrasals	(bir şey yapmasını) öğüt vermek	exhort (one) to (do something) v.
12	Phrasals	hakkında öğüt vermek	preach about v.
13	Phrasals	(birine) öğüt vermek	preach at (one) v.
Idioms
14	Idioms	(birine yaptığı bir hatayla ilgili) ders/öğüt vermek	call (one) to task v.